Leseprobe
Inhalt / Kanu
Gelin size bir hikaye anlatıyım ama sizi şimdiden uyarıyım, iniş ve çıkışları ummadığım kadar çok. Benim adım Elyas. Soğuk bir kışın ortasında bir yetimhanenin kapısının önünde terk edilen bir çoçuğum. Çoçukları olmayan anneler ve babalar bizim yetimhanemize geldiklerinde bizden birini seçmek üzere heyecanla sıraya girebilmek için rekabete giren birçok çocuklardan biriydim. Bana gülümsediklerinde ve bana ilgi gösterdiklerinde ağlamamak için dudağına ısıran ve kanı görmesinler diye ağzını açmayan şanslı doğulmayan çocuklardan biriydim. Her bir çocukla konuşurken benide bir duvara çarpıyorlardır. Susmağımı yanlış anlayıp, gözümün önünde başka bir çocuk seçtiklerinde onun arkasınca kıskançlıkla bakardım. Bana ‚niye konuşmuyorsun çocuk?’ diye sorardılar her bir ailenin gidişinden sonra. Onlara sadece gülümseyerek başımı salladığımda bende bir problem olduğunu zannedip, başka anneler ve babalar geldiğinde onların benim durumumu açıklayıp, ‚bu çocuk konuşmuyor’ dediler. Beni değersiz bir eşya gibi arka plana koyardılar. Halbuki neden bu çocuk konuşmuyor diye hiç kimse sorgulamadı. On beş yaşıma geldiğimde oradan kaçmaya karar verdim ve hayatımın geri kalan kısmını başka bir ülkede geçirdim. Sabahları derslerimi öğrenirken, geceleri çok zor şartlar altında çalıştım. Ve dört yıl sonra mezun olup üniversiteyi kazanan en başarı öğrenci olarak seçildim. Ne kadar da bu ortama alıştımsa ve arkadaşlar edindimse sanki bir şeyler eksikti. Aradığım mutluluğu ve özgürlüğü bir türlü bulamadım. Sanki arkamda bir kambur taşıdığımı hissediyordum. Büyüdüğüm yer, Izmirim beni geri çağırıyordu. Ruhumun isteğine kendimi verdim ve geri döndüm. Ama yine de geri kalan hayatımla ne başlayacağımı bilmiyordum. Taki hayatımın dönem noktasına sebep olan bir kızla tanıştığıma kadar. İşte her şey bir bahar sabahı başladı. O bahar sabahında gözlerimi alamadığım bu güzel kız benim karanlık dünyama bir güneş gibi doğdu. Onun adı Aylin’dı. O bana mucizelerin gerçekleşe bilen bir dünyaya inandıran tek insan oldu.
Elyas Demirci